Bürgergeld dönemi bitiyor. Koalisyon için siyasi açıdan hassas olan bu adım, iki ortak açısından da farklı anlamlar taşıyor. Birlik partileri (CDU/CSU) önemli bir seçim vaadini yerine getirirken, SPD ise önceki yasama döneminde kendi öncülüğünde hayata geçirilen bir düzenlemeyi geri çekmeyi kabul etmiş oluyor. Parti gençliğinden gelen sert tepkilere ve hatta reformu durdurmak için parti içi oylama talebine rağmen karar alındı. Koalisyon son pürüzleri de giderdi; yasa taslağının bugün Federal Kabine’de kabul edilmesi bekleniyor.
Bürgergeld dönemi bitiyor: İşte değişiklikler
Tagesschau’nun haberine göre, Bürgergeld’in yerini alacak yeni sistem “Grundsicherung” adını taşıyacak. Reformun merkezinde, yükümlülüklerini yerine getirmeyen hak sahiplerine yönelik daha katı ve daha hızlı yaptırımlar bulunuyor. Makul bir işi reddetme gibi ihlallerde, aylık ödemeler üç ay boyunca yüzde 30 oranında düşürülebilecek. Bu, mevcut seviyelerde yaklaşık 150 euroluk bir kayıp anlamına geliyor. Randevuların art arda kaçırılması ise yardımların tamamen durdurulmasına kadar varabilecek. Kira bedeli doğrudan ev sahibine aktarılacak. İlgili kişi bir ay içinde Jobcenter’a başvurursa kesilen tutarlar sonradan ödenecek; aksi durumda yardım hakkı tamamen sona erecek.
En çok tartışılan başlık neydi?
Koalisyon içindeki en son anlaşmazlık, yardımların tamamen kesilmesinden önce hak sahiplerine kişisel bir görüşme hakkı tanınıp tanınmamasıydı. SPD’li Çalışma Bakanı Bärbel Bas’ın taslağı böyle bir görüşmeyi öngörüyordu. Bas, yaptırımların “yanlış kişileri” — örneğin psikolojik sorunları olanları — etkilememesi gerektiğini savunuyordu.
Birlik partileri ise zorunlu bir yüz yüze görüşmenin yaptırımları fiilen etkisiz kılabileceği görüşündeydi. Ekonomi Bakanı Katherina Reiche ile İçişleri Bakanı Alexander Dobrindt bu nedenle taslağa itiraz etti. Hükümet çevrelerine göre uzlaşı sağlandı. Zorunlu görüşme şartı kaldırıldı, ancak ulaşılamadığı için yardımı kesilen kişilere sonradan kendilerini ifade etme imkânı tanınacak.
Kimler Bürgergeld alıyor?
Kendi geliriyle geçimini sağlayamayan tüm çalışabilir durumdaki kişiler Bürgergeld kapsamında. Şu anda yaklaşık 5,5 milyon kişi bu gruba dahil. Bunların yaklaşık 800 bini, geliri Bürgergeld düzeyinin altında kaldığı için “tamamlayıcı” yardım alan çalışanlardan oluşuyor. İşini kaybedenler önce bir yıl işsizlik parası alıyor, ardından Bürgergeld’e geçiyor. Toplam hak sahiplerinin yaklaşık 1,8 milyonu çocuk ve gençlerden oluşurken, yabancı uyrukluların oranı yüzde 48’e yaklaşıyor.
Sistemin maliyeti ne kadar?
Bürgergeld harcamaları son yıllarda sürekli arttı. 2024’te toplam harcama 51,7 milyar euro ile rekor seviyeye ulaştı. Bunun 29,2 milyar eurosu temel ödemelere, 12,4 milyar eurosu kira ve ısınma giderlerine, 3,7 milyar eurosu istihdama entegrasyon hizmetlerine ayrıldı. İdari giderler ise 6,5 milyar euro oldu. 2025 için de benzer bir tablo öngörülüyor.
Reform ne kadar tasarruf getirecek?
Bu soru hâlâ net değil. Başbakan Friedrich Merz’in de aralarında bulunduğu bazı Birlik partili siyasetçiler, milyarlarca euroluk tasarruf potansiyelinden söz ediyor. Buna karşılık, Çalışma Bakanlığı’nın hazırladığı yasa taslağı reformun tek başına “kayda değer bir tasarruf” sağlamayacağını belirtiyor.
Koalisyon yine de daha sert yaptırımların insanları çalışmaya teşvik edeceği görüşünde. Bakanlığın hesabına göre, Bürgergeld almaktan çıkan her 100 bin kişi bütçede yaklaşık 850 milyon euroluk tasarruf anlamına geliyor.
Birikimi olanlar yardım alabilir mi?
Evet, ancak belirli sınırlar dahilinde. Mevcut düzenlemeye göre ilk yıl için 40 bin euroya kadar birikim ve yaşam partneri için ek 15 bin euro “korunan varlık” sayılıyor. Bu sürenin ardından kira giderlerinin uygunluğu denetleniyor; gerekirse yardım alanlardan taşınmaları ya da kiranın bir kısmını kendilerinin karşılaması istenebiliyor. Kişinin kendi konutu, otomobili ve emeklilik birikimleri hesaba katılmıyor.
Yeni reform, bu “bekleme süresinin” tamamen kaldırılmasını öngörüyor. Ancak bu değişiklik yalnızca Grundsicherung için geçerli olacak; işsizlik parası alanlar birikimlerini hemen harcamak zorunda kalmayacak.
En ağır yaptırımlar hukuken mümkün mü?
Federal Anayasa Mahkemesi 2019’da yüzde 60 ve yüzde 100’lük kesintileri kabul edilemez bulmuş, ancak belirli koşullar altında tam kesintinin anayasaya uygun olabileceği ihtimalini tamamen dışlamamıştı. ARD’nin değerlendirmesine göre bu, ancak hak sahibinin makul bir işi kabul ederek geçimini derhal ve fiilen sağlayabilmesinin kendi elinde olması durumunda mümkün.
Bu nedenle, iş birliğini reddedenler için yüzde 100 kesinti ihtimali tamamen kapanmış değil. Ancak yaptırımların katı ve değişmez olmaması, reddin sona ermesi halinde yardımların yeniden başlaması gerekiyor. Yeni düzenlemenin bu anayasal çerçeveye uyup uymadığına ise muhtemelen yine Federal Anayasa Mahkemesi, somut kurallar üzerinden karar verecek.




