Almanya’da işten çıkarma dalgası giderek artış gösterirken, endişeler de artış gösterdi. Gelişmiş ekonomisiyle birçok ülkeye göre oldukça avantajlı bir konumda görünen Almanya’da işler son yıllarda özellikle pandeminin gelişiyle birlikte tersine dönmeye başladı. Birçok firma, arka arkaya işten çıkarmalar yapacaklarını duyurdu ve en önemlisi de ekonominin demirbaşlarından sayılan otomobil devleri alarma geçmeye başladı.
Tabii sadece Almanya değil aynı zamanda Avrupa Birliği genel bir krize sürükleniyor. Örneğin Eski Avrupa Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi, AB için bir rapor hazırladı ve raporda, “Avrupa, varoluşsal tehditlerle karşı karşıya” diyerek, AB’nin giderek zayıfladığını söyledi.
🔎 İçerik
ToggleAlmanya’da istihdam artarken işsizlik de arttı
Almanya’da işte çıkarma haberlerine geçmeden önce gidişatın nasıl olduğunu anlamak için öncelikle işsizlik ve istihdam verilerine bir bakış atmakta fayda var. Almanya’da 2023’te istihdam 46 milyon olurken, 2024 yılında ise 45,88 milyon olarak kayıtlara geçti. 2023 yılında Almanya’da Kasım ayı işsizlik oranı %5,8 seviyesindeyken, 2024 yılında bu oran %6,1’e çıktı. Öte yandan ekonomi küçülmeye devam ederken, bu yıl da milli gelirde bir azalma beklentisi var.
Almanya’da işten çıkarma dalgası hızla yayılıyor
Ekonomi alanında resmî kurumların açıklamaları ve vakıfların yaptığı araştırmalara bakıldığında Almanya’da ekonomik krizin ayak seslerinin duyulduğunu söylemek mümkün. Ekonomi otoriteleri, büyümede azalma beklerken, gelen işten çıkarma haberleri de göz korkutuyor.
Almanya’nın önemli firmaları, bir bir toplu işten çıkarma hamlesi yapacağını duyurdu. Volkswagen, Bosch, Schaeffler, Tesla, Continental, Ford, Tyhssenkrupp Steel, ZF Friedrichshafen, Evonik, Coca-Cola, SAP, Miele, Vodafone Almanya, Bayer gibi firmalarda binlerce çalışanın işine son verilecek. Acı tabloyu ortaya koymak için örnek vermek gerekirse Volkswagen, 87 senelik geçmişinde ilk defa fabrika kapatma kararı aldı. Çünkü 2024 yılının Temmuz-Eylül döneminde şirketin kâr oranı %41,7 azaldı ve Çin pazarındaki satışları Eylül ayına kadar %12 düşüş yaşadı. BMW’nin üçüncü çeyrek kâr oranı %61 azaldı ve satışları %16 düştü. Mercedes-Benz’e bakarsak da geliri %7 azalırken, kâr oranı %48 azaldı.
Aşağıdaki tabloda firmaları ve işten çıkarmayı hedefledikleri işçi sayısını da sizinle paylaşıyoruz.
Şu anda Almanya’da en çok otomotiv, imalat ve kimya sektöründe işten çıkarmalar yaşanıyor. Otomotiv sektöründe yaşanan kriz, şüphesiz Almanya’nın ekonomik gücünün zayıflama ihtimalini de doğuruyor.
Almanya’da işten çıkarma furyasının sürmesi bekleniyor
Alman Sanayi ve Ticaret Odası’nın (DIHK), 25 bin işletmeyle yaptığı anketin sonuçları da Almanya’da ekonomik krizin büyümeye başladığını ortaya koyuyor. Ankete göre işletmelerin %31’i, durumunun kötü olduğunu söylüyor ve şirketlerin %41’i yatırımlarını azaltmayı planlıyor. Şirketlerin dörtte biri çalışan sayısını azaltmak isterken, yalnızca onda biri personel sayısında artış bekliyor.
Araştırmaya göre şirketler, Almanya’daki lokasyon koşullarından, ekonomik politikalardan, işgücü maliyetlerinden, vasıflı işçi eksikliğinden ve enerji ile hammadde fiyatlarından endişe duyuyor. Yerel koşullar kötüye doğru ilerledikçe Almanya’nın uluslararası alanda rekabet etme şansı da giderek düşecek. Böylece dünya pazarında Almanya, zemin kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalacak.
Alman Ticaret ve Sanayi Odası (DIHK) Genel Müdürü Martin Wansleben, Almanya’nın içinde bulunduğu acı tabloyu, “Çok az yatırım, çok fazla bürokrasi, çok yüksek lokasyon maliyetleri; Alman ekonomisi sıkışıp kaldı. Avrupa’da ve uluslararası alanda teması kaybediyor” sözleriyle açıklıyor. Bu arada Wansleben bir de şunu ekliyor, “Geçtiğimiz yıllardan farklı olarak iş kayıpları artacak.” Kendisine göre vasıflı işçi eksikliği, zayıf ekonomiye rağmen istikrarlı bir istihdam sağlıyor ancak bu Alman ekonomisi için sadece küçük bir teselli.
“Savaş sonrası tarihte bunu daha önce hiç yaşamamıştık”
Alman Ticaret ve Sanayi Odası (DIHK) Başkanı Peter Adrian, FUNKE’ye verdiği röportajda konuya ilişkin önemli açıklamalarda bulunarak, “Bir yıldan fazla bir süre önce, tüm sanayi ve ticaret odalarının aldığı bir kararla, yaşanan dramı çok net bir şekilde anlattık ve pozitif ekonomik kalkınmayı yeniden nasıl başarabileceğimize dair çözümler önerdik. Mesajımız ancak şimdi tüm taraflara ulaştı. Ancak şimdi durum o kadar karmaşık görünüyor ki, değişiklikleri hızlı bir şekilde başlatmak zor” ifadelerini kullandı.
Taşıt sektöründen, ana malzeme ve yan sanayiye kadar birçok sektörde derin sorunlara dikkat çeken Adrian, Almanya’nın üst üste 3 yıldır büyümediğini ifade ederek, “Savaş sonrası tarihte bunu daha önce hiç yaşamamıştık. Bu üç yıl içinde yılda en azından yüzde 1,5’lik mütevazı bir büyüme elde etsek, bu süre zarfında neredeyse 400 milyar avro daha fazla gayri safi yurt içi hasıla üretebilirdik” açıklamasında bulundu.
ABD konusunda çok önemli bir değerlendirme yapan Adrian, Alman şirketlerin ABD’ye yatırım yaptığını, bunun temel sebebinin enerji maliyetlerindeki düşüş ve uzun vadeli plan olduğunu ifade ederek, ABD’de halihazırda 5 bin Alman şirketinin 1 milyonu aşkın istihdam yarattığını ve bu eğilim arttığını söyledi.
Trump, Almanya’daki dezavantajlara karşı cazip teklif yapmıştı
Tam da bu noktada akıllara, ABD Başkanı Donald Trump’un otomobil devlerine olan çağrısı geliyor. Seçim çalışmaları döneminde Başkan Trump, Georgia eyaletinde Alman şirketlere seslenerek, “Sizlere en düşük vergileri, en düşük enerji maliyetlerini, en az düzenlemeyi ve dünyanın en büyük pazarına serbest erişim sağlayacağım. Ancak bunu yalnızca ürünlerinizi burada ürettiğinizde yapacağım. Eğer ürününüzü burada üretmezseniz, çok yüksek bir gümrük vergisi ödemek zorunda kalacaksınız” demişti.
Alman Otomobil Tekelleri Birliği (VDA) Başkanı Hildegard Müller, Şansölye Olaf Scholz ile görüşme yaptıktan sonra, “Acil şekilde yatırımları Almanya’ya çekecek bir politikaya ihtiyacımız var” ifadelerini kullanmıştı. Almanya’nın yeniden üretim sahası olması için sektör paydaşları, daha fazla sübvansiyon, uygun fiyatlı enerji talep ediyor. Eğer otomobil cephesinde işler yolunda gitmezse 10 sene içerisinde 140 bin kişinin işini kaybedeceği söyleniyor.
PMI göstergeleri can sıkıyor
S&P’nin hazırladığı HCOB (Hamburg Ticaret Bankası) Kasım 2024 Satınalma Yönetici Endeksi (PMI) verilerine bakıldığında, Almanya’da PMI, kasım ayında 43 oldu. PMI, imalat, inşaat ve hizmet sektöründeki ekonomik eğilimlerin belirlenmesi amacıyla ortaya konan bir veridir. Endekste 50’nin üstündeki değerler ekonomide büyümeyi ve genişlemeyi ifade ederken, 50 altındaki değerler ise daralma ya da küçülme anlamına geliyor.
“Alman sanayisi için durum kasvetli görünüyor”
Kasım ayında istihdam, üst üste 17. ayında da azaldı ve Almanya’da işten çıkarma oranları, rekor seviyeye yakın bir hızla devam etti. Şirketlerin yaklaşık %29’u personel azaltımına gitti. Hamburg Commercial Bank baş ekonomisti Cyrus de la Rubia, “Alman sanayisi için durum oldukça kasvetli görünüyor. Üretim sektöründeki şirketlerin büyük işten çıkarmalar planladığına dair haberler neredeyse her gün geliyor” ifadelerine yer verirken, genel olarak, imalat sektöründeki durgunluğun yeni yıla da sarkması bekleniyor.
Almanya’daki ekonomik krizin sebepleri
Almanya’da yaşanan ekonomik krizin ardına şöyle bir eğildiğimizde birden çok nedenle yüzleşiyoruz. Almanya ve tabii aynı zamanda Avrupa Birliği nasıl bu hale geldi?
Enerji maliyetleri
Almanya ekonomisi için özellikle sanayi şirketlerinin zayıflamasına yol açan en büyük etken enerji maliyetleri. Rusya ve Ukrayna arasında başlayan savaşla birlikte, AB ülkeleri Rusya’ya karşı ambargo uygulamaya başladı. Bu durum da en çok AB ülkelerine zarar verdi. Çok uyguna alınan doğal gaz, Almanya’nın şirketlerinin gelişimi için büyük avantaj sağlıyordu. Hatta bu nedenle dönemin şansölyesi Angela Merkel, tedarik ağını güçlendirmek için 11 milyar euro yatırımla yeni bir boru hattının inşasına başlamıştı. Fakat savaş sonrasında bu hat açılmadı ve hatta patlatıldı. Hem yatırım için ayrılan bütçe çöp olmuş oldu hem de Rusya’dan alınan doğal gaz maliyeti hızla yükseldi.
Teknolojide hantallık
Almanya ve Avrupa Birliği, teknoloji konusunda ne yazık ki özellikle ABD ve Çin’e kıyasla oldukça geride kaldı. Bunun arkasındaki neden ise Almanya’nın, ABD ve Çin’e kıyasla AR-GE çalışmalarına çok daha az bütçe ayırması ve ayırdığı bütçenin de aslında orta teknoloji havzasında birikmesi. ABD ve Çin, yüksek teknolojiye daha fazla AR-GE bütçesi ayırdı. Yazılım, biyoteknoloji gibi alanlara yapılan yatırım, büyük katma değer elde edilmesine yardımcı olurken, Almanya ise bunu başaramayınca rekabet gücünü kaybetmeye başladı.
Otomotiv sektörünün darbe alması
Almanya’daki istihdamın %7’si otomotiv sektöründe toplanmış durumda. Fakat Avrupa Birliği’nin diğer ülkelerinde olduğu gibi Almanya’da da bazı sorunlar patlak verdi. Elektrikli otomobil alanında şu anda lider konuma ulaşan ülke Çin olmuş durumda. Bunun en büyük nedeni Çin’de üretim maliyetlerinin çok ucuz olması.
Dünyanın en büyük otomotiv pazarı Çin’de bulunuyor ve bu pazarda geçmişte yabancı markaların payı %64 olurken, güncel olarak %37’ye kadar geriledi. Avrupa pazarında %3 paya sahip olan Çinli şirketler, şu anda %20’lik bir paya sahip.
Bunun da 2 nedeni var aslında. Çin, emlak sektörüyle büyüyordu ve %10 seviyelerine kadar büyüme kaydediyordu ancak bu alanda çıkan krizle birlikte ekonomik olarak sıkıntılar ortaya çıktı. Büyüme azalmaya başladığında da Çin vatandaşlarının harcama alışkanlıkları değişti, tasarrufa gidildi ve daha önce Alman markalı otomobilleri satın alanlar artık daha uygun fiyatlı olan Çin marka otomobilleri tercih etmeye başladı.
Çin’de elektrikli otomobil fiyatlı son 9 yıl içerisinde %50 oranında gerilerken, araç satışları yükseldi. Almanya’da ise elektrikli araç satışları enerji maliyetlerinin etkisiyle ve Çin’in rekabet gücünün yükselmesiyle birlikte ciddi oranda kan kaybetti. Hatta AB, Çin tehlikesi karşısında gümrük vergisini %45 oranına çıkardı ancak yine de bu Çin için bir engel değil. Hatta tam tersine Alman menşeili Volkswagen, Çin’in misilleme yapmasından endişe duyduğu için bu verginin kaldırılmasını talep etti. Çin, arkasına aldığı rüzgarla yatırımlarını yükseltirken, AB’nin vergi engeline takılmamak için Türkiye, Macaristan gibi yerlere fabrikalar açarak bu sorunu da aşmayı hedefliyor.
Aşırı bürokrasi
Almanya ekonomisi için en büyük handikaplarından bir tanesi aşırı bürokrasi. Almanya’da bir şirket açmak isterseniz ortalama olarak 4 aylık bir süreç sizi bekliyor. Bu süreç, birçok ülkeye göre inanılmaz yüksek bir zaman. O nedenle birçok girişimci, şirketini Almanya’da kurmak yerine, firma kurma sürecinin kolaylığıyla bilinen ABD’ye yöneliyor. Hatta bu konuda Ekonomi Araştırma Enstitüsü (Ifo) tarafından Münih ve Yukarı Bavyera Sanayi ve Ticaret Odası (IHK) için yapılan “Bürokrasinin maliyetleri, acilen reformlara ihtiyaç var” araştırmasına göre, Almanya her yıl 146 milyar euro tutarında bütçeyi, aşırı bürokrasi nedeniyle çöpe atıyor.
Nüfusun yaşlanması
Almanya’da iş gücüne her zamankinden daha fazla ihtiyaç var. Bertelsman Vakfı’nın son araştırmasına göre Almanya’da her yıl 288 bin yabancı çalışana ihtiyaç var. Bu sağlanamazsa 2040’a kadar çalışan nüfusun oranı da yüzde 10 oranında düşecek ve ekonomi çarkının dönmesini sağlayan iş gücünün yetersiz kalması halinde ise refah düşmeye başlayacak.
Almanya cazibesini kaybediyor mu?
Almanya’da işten çıkarma haberleri gelmeye devam ederken hala iş gücü açığı olduğuna da parantez açmak gerekiyor. Yabancı iş gücünü çekmek için fırsat kart gibi daha kolaylaştırılmış vize çeşitlerini yürürlüğe koymaya çalışsa da bürokrasideki yavaşlık, dijitalleşmede geri kalmışlık, dil bariyeri ve konut bulma zorluğuyla birlikte göçmenler için cazibesini kaybetmeye başlıyor. Öte yandan Almanya’ya göç edenlerin üçte 2’si ayrımcılığa uğradığından da dert yanıyor. Örneğin Türkiye’den fırsat kart ile Almanya’da iş arayıp istihdama katılmak amacıyla başvuruda bulunan çok sayıda kişi, vize randevu aşamalarının uzun sürmesinden, işlemlerin yavaşlığından şikayet ediyor.
Yaşanan işten çıkarmalara karşı sağlık, inşaat, kamu yönetimi, perakende, sosyal hizmetler gibi sektörlerdeki iş açıkları artıyor. Örneğin fizyoterapistler, elektrikçiler, sıhhi tesisat alanında uzmanlar, iklimlendirme teknisyenler, satış temsilcileri, diş hekimi asistanları ve hemşireler en çok talep gören meslekler arasında yer alıyor. Almanya’da işten çıkarma devam etse de bir yandan giderek büyüyen bir açık da Almanya’yı zorlayacak gibi görünüyor.
Peki çözüm ne?
Çözüm için birçok formül konuşuluyor. Öncelikle enerji maliyetlerinin düşürülmesi için çalışmalara ihtiyaç var, aşırı bürokrasi sıkıntısının çözülmesi için reformlar konuşuluyor. Bu reform sağlanabilirse hem şirket kurulum süreçlerinde bir kolaylık olabilir hem de bu noktaya ayrılan milyarlarca euroluk bütçe başka alanlara aktarılabilir.
Eski Avrupa Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi, AB’nin dünyada rekabeti gücünü geri kazanmak için 750-800 milyar euro yatırıma ihtiyaç olduğunu söyledi. Almanya özelinde konuşacak olursak, yüksek teknoloji alanında AR-GE çalışmalarının artırılması gerektiği düşünülüyor. Örneğin son yarım yüzyılda Çin ve ABD’de 6-7 trilyon euroyu aşkın değere sahip birçok şirket var. Fakat Almanya’da böyle şirketlerin varlığından söz etmek mümkün değil. Avrupa’nın teknolojide geride kalması, ABD ve Çin’in arkasında kalmasına neden oldu. O nedenle Almanya da bu konuda özellikle yazılımcılara olan cazibeyi artırmak için vizede kolaylık sağlamaya başladı. Tabii ne kadar yeterli olur bunu ilerleyen yıllarda görme fırsatına sahip olacağız. Ekonomide daralmanın durması, özellikle demirbaş sektörlerde kan kaybının önlenmesi için Almanya’nın ciddi bir reforma ihtiyacı var.
Ankara Üniversitesi Gazetecilik bölümü mezunuyum. Eğitim hayatımı noktaladıktan sonra birçok sitede metin yazarlığı, haber editörlüğü, içerik editörlüğü ve redaksiyon hizmeti verdim. Sonrasında yolum Vasistdas ile kesişti.
Almanya’nın düzeni, sosyal yönden kuvvetli olan bir devlet anlayışına sahip olması, benim için Almanya’yı eşsiz ülkeler arasında önemli bir yere koyuyor. Özellikle de Alman iş kültürüne büyük ilgi duyuyorum ve bu nedenle Almanya hakkındaki gelişmeleri yakından takip ediyorum.
Almancada çok sevdiğim bir atasözü olan, “Geteilte Freude ist doppelte Freude” (Paylaşılan sevinç iki katına çıkar) düşüncesiyle insanlarla bire bir sohbet etmeyi, yapabildiğim noktalarda yardımcı olmayı, yeni insanlar tanımayı ve yeni kültürler öğrenerek, bakış açılarımı geliştirecek kapılar açmayı seviyorum. Vasistdas ekibinin bir parçası olarak; sizinle kimi zaman bir yazıda, kimi zaman bir mesajda, kimi zaman da sosyal medyada bir paylaşımla buluşmaktan büyük memnuniyet duyuyorum.