Almanya’da özellikle 2024 yılında daha da gündemde kalan sığınmacı tartışmaları alevlenmeye devam ediyor. Hristiyan Demokrat Birlik (CDU), 23 Şubat 2025’te yapılacak olan Federal Meclis seçimlerini kazanması halinde sabıka kaydı olan sığınmacılara karşı çok daha sert önlemler almak istiyor.
CDU Genel Sekreteri Carsten Linnemann, bir dizi suçtan hüküm giyen insanların Almanya’da sığınmacı olarak kalmasının doğru olmadığını ifade ederek, ikinci kasıtlı cezai suç durumunda sığınmacıların ikamet hakkının sona ermesi gerektiğini söyledi.
🔎 İçerik
ToggleSuç işleyen sığınmacıların sınır dışı edilmesini hedefliyorlar
Linnemann, sınır dışı edilmeye yol açması gereken kasıtlı suçlar arasında hırsızlık ve soygun gibi suçların da sayılması gerektiğini ifade ederek, “Gelecekte, burada suç işleyen herkesin oturum hakkını kaybettiği ve ülkeyi terk etmesi gerektiği açık olmalıdır. Hapis cezasına çarptırılan herkes, ne kadar sürdüğüne ya da şartlı tahliye edilip edilmediğine bakılmaksızın, gelecekte ikamet hakkını kaybetmelidir” dedi.
Üçüncü ülkelerle anlaşma sağlanabileceği önerildi
Suç işleyen sığınmacıların gelecekte daha hızlı şekilde sınır dışı edilmesinin şart olduğunu ifade eden Linnemann, ayrıca suçluların gerekirse üçüncü ülkelere sınır dışı edilmesi için diğer ülkelerle sınır dışı anlaşması yapılmasının bir çözüm olabileceğini söyledi.
“Suriye’de korkunç suçlar işleyen Esad milislerinin üyelerini Almanya’da görmek istemiyorum”
Suriye’de Beşar Esad rejiminin devrilmesi sonrasında CDU Lideri Friedrich Merz de çağrı yapmıştı. Suriye’nin hala istikrarsız olduğunu bildiklerini ifade eden Merz, “Suriye’de korkunç suçlar işleyen Esad milislerinin üyelerini kesinlikle Almanya’da görmek istemiyorum. Bu kişiler Esad rejiminin suç ortaklarıdır ve şu anda Suriye’de cezai kovuşturmaya uğrayabilirler ancak bunun yerine kaçmayı tercih etmektedirler” demişti.
Federal İçişleri Bakanlığı’na göre şu anda Almanya’da yaklaşık 975.000 Suriyeli yaşıyor. Bunların çoğu 2015 yılından bu yana Suriye’deki iç savaş nedeniyle Almanya’ya gelmiş durumda. Bunların 300.000’den fazlası ikincil koruma statüsüne sahip. Bu, bireysel zulüm nedeniyle değil, kendi ülkelerindeki iç savaş nedeniyle kabul edildikleri anlamına geliyor.
Nancy Faeser, sınır kontrollerini sürdürmek istiyor
Sığınmacı konusunda sadece CDU değil aynı zamanda birçok parti de adım atılması gerektiğini söylüyor. Örneğin Federal İçişleri Bakanı Nancy Faeser sınır kontrollerini Mart 2025’ten sonra da sürdürmek istiyor ve bu konuda yaptığı açıklamada, “Düzensiz göçü sınırlandırmaya ve insan kaçakçılığıyla mücadeleye yönelik kapsamlı tedbirlerimiz işe yarıyor. AB’nin dış sınırlarının korunması önemli ölçüde güçlendirilene kadar bu kontrollere ihtiyacımız var” açıklamasında bulundu.
Ankara Üniversitesi Gazetecilik bölümü mezunuyum. Eğitim hayatımı noktaladıktan sonra birçok sitede metin yazarlığı, haber editörlüğü, içerik editörlüğü ve redaksiyon hizmeti verdim. Sonrasında yolum Vasistdas ile kesişti.
Almanya’nın düzeni, sosyal yönden kuvvetli olan bir devlet anlayışına sahip olması, benim için Almanya’yı eşsiz ülkeler arasında önemli bir yere koyuyor. Özellikle de Alman iş kültürüne büyük ilgi duyuyorum ve bu nedenle Almanya hakkındaki gelişmeleri yakından takip ediyorum.
Almancada çok sevdiğim bir atasözü olan, “Geteilte Freude ist doppelte Freude” (Paylaşılan sevinç iki katına çıkar) düşüncesiyle insanlarla bire bir sohbet etmeyi, yapabildiğim noktalarda yardımcı olmayı, yeni insanlar tanımayı ve yeni kültürler öğrenerek, bakış açılarımı geliştirecek kapılar açmayı seviyorum. Vasistdas ekibinin bir parçası olarak; sizinle kimi zaman bir yazıda, kimi zaman bir mesajda, kimi zaman da sosyal medyada bir paylaşımla buluşmaktan büyük memnuniyet duyuyorum.