Almanya’da Friedrich-Ebert-Stiftung tarafından yapılan “Merkez Araştırması 2024-25” araştırmasına göre, aşırı sağcı dünya görüşüne sahip kişi oranı iki yıl öncesine kıyasla azaldı. Ancak demokrasiye güvenenlerin oranında da düşüş gözlemlendi.
Almanya’da aşırı sağ büyük bir tehlike olarak görülüyor
Katılımcıların dörtte üçü aşırı sağcı düşünceleri tamamen reddediyor. Yalnızca yüzde 3,3’ü belirgin biçimde aşırı sağcı bir bakış açısına sahip. Bu oran 2022’de yüzde 8 seviyesindeydi. Katılıcıların beşte biri (%20) aşırı sağcı ifadelere karşı ne tam destek veriyor ne de karşı çıkıyor. Uzmanlar, bu “gri alanın” antidemokratik eğilimlere açık bir duruşu temsil ettiğini belirtiyor.
Ulusal üstünlükçü ifadeler ise kısmen güç kazandı. Katılımcıların yüzde 23’ü “Alman siyasetinin en büyük hedefi Almanya’ya hak ettiği güç ve itibarı kazandırmak olmalıdır” derken, yüzde 15’i “Tüm halkın iyiliği için Almanya’yı güçlü bir lider yönetmelidir” düşüncesini destekliyor.
Araştırmaya göre, halkın yüzde 70’i aşırı sağcılığı ülke için ciddi bir tehdit olarak görürken, yüzde 22’lik bir kesim bu tehlikeyi küçümsüyor. Bu kişiler hem toplumsal sorumluluğa mesafeli hem de siyasi şiddeti daha sık onaylıyor. Katılımcıların yüzde 7’si bazı politikacıların şiddeti “hak ettiğini” düşünürken, yüzde 7,5’i yabancılara yönelik fiziksel şiddeti meşru buluyor.
Bu haber dikkatinizi çekebilir: Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier’den aşırı sağa karşı mücadele çağrısı
Çoğunluk demokrasiden yana ama güven düştü
Toplumun yüzde 79’u demokrasiyi destekliyor ancak sistemin işleyişine olan güven düşüşte. Katılımcıların yalnızca yüzde 52’si demokrasinin “iyi işlediğini” düşünüyor. Bu oran 2022-2023 yılında %57’ydi. Buna karşılık, yüzde 24’lük kesim bunun aksini savunuyor. Halkın üçte birinden azı (yüzde 37) ülkede adaletin sağlandığına inanıyor.
Belli gruplara yönelik düşmanlık dikkat çekiyor
Katılımcıların üçte biri sığınmacıların “sosyal yardımları suistimal ettiğini” düşünüyor, her altı kişiden biri “İsrail’in politikası nedeniyle bazı insanların Yahudilere karşı olmasını anlayabiliyorum” diyor. Antisemik söylemlere olan destek artışta.
Trans bireylere yönelik olumsuz tutum yüzde 19’a yükselirken, kadınların “eş ve anne rollerine dönmesi gerektiğini” savunanların oranı yüzde 11.
Katılımcıların %36’sı uzun süre işsiz olanların toplumun sırtından geçindiğini düşünüyor.
Otoriter bir aile ortamında büyüyen bireylerde aşırı sağcı eğilimlerin daha yaygın olduğu da dikkat çekiyor. Ebeveynlerinden “disiplin ve itaat” odaklı bir eğitim alanlarda aşırı sağcı düşünce oranı yüzde 14–20 arasında.
İklim değişikliğine bakışta da gerileme var. İki yıl önce yüzde 70 olan “iklim krizini büyük tehdit” olarak görenlerin oranı yüzde 56’ya düştü. İklim politikalarına ilgisiz veya karşıt olanlar genelde demokrasiye de mesafeli. Gençler arasında aşırı sağcı görüş oranı %7 olarak ölçümlendi. Doğu Almanya’da yabancı düşmanlığı ve ırkçılık daha yüksek seyrediyor. Araştırma, eğitim ve sosyal adaletin demokrasiyi korumada kilit rol oynadığını gösteriyor. Katılımcıların yüzde 61’i, aşırı sağcılıkla mücadelede en etkili aracın eğitim olduğunu düşünüyor. Yüzde 51’i ise demokrasiyi savunmak için kişisel çaba göstermeye hazır olduğunu belirtiyor.
Araştırma, Almanya genelinde 18 yaş üstü 2.027 kişiyle temsili nitelikte bilgisayar destekli telefon görüşmeleri (CATI) yapılarak ortaya kondu.




