Almanya’da geçtiğimiz Cuma günü alınan kararla birlikte, ikincil koruma statüsü bulunan kişiler, 2 yıl boyunca aile birleşimi hakkından faydalanamayacak.
Almanya Başbakanı Friedrich Merz, seçim döneminde göç politikaları üzerine yürüttüğü kampanya ile sık sık gündeme geldi. Seçimin kazanılması sonrasında CSU’lu İçişleri Bakanı Alexander Dobrindt görevi devralır devralmaz, göç politikaları konusunda sert yasa tasarıları hazırladı.
Söz konusu öneriler arasında 3 yılda vatandaşlık hakkının kaldırılması, ikincil koruma statüsündeki göçmenlerin aile birleşimi haklarının kısıtlanması vardı. İlk olarak bu kararlar kabinede yapılan görüşmelerde onaylandı ve ardından Meclis’e sunuldu.
Aile birleşimi askıya alındı
Geçtiğimiz Cuma günü yapılan oylamada, 444 milletvekili yasa önerisinin lehine oy kullanırken, 135 milletvekili aleyhte oy kullandı. Büyük bir çoğunluk ile kabul edilen yasa kapsamında, birinci derece sığınma hakkı bulunan mülteci olarak tanımlanan, ülkelerine dönmeleri tehlikeli olan ve Almanya’da kalan kişiler, aile birleşimi yapamayacak.
2024 yılı itibarıyla, Almanya’da 388 bini aşkın kişi bu statüde yer alıyor. İçişleri Bakanı Alexander Dobrindt, kararın kabul edilmesi sonrasında her sene yaklaşık olarak 12 bin kişinin Almanya’ya gelişinin önünün kesildiğini vurguladı ve “Birçok insan tam mülteci statüsü alamayacağını biliyor ama yine de Almanya’ya geliyor. Çünkü sığınma hakkı elde edemese de ailesini sonrasında getirebileceğini biliyor. Bu da Almanya’yı cazip kılıyor. Bugün bu cazibeyi ortadan kaldırıyoruz” dedi.
Meclis’te tansiyon yükseldi
Sol Parti Milletvekili Clara Bünger, yasaya yönelik eleştirilerde bulunarak, bu yasayı en zayıfların sırtından yürütülen bir politika olarak tanımladı. AfD Parlamento Grup İşleri Yöneticisi Bernd Baumann ise Dobrindt’i AfD’nin fikirlerini kopyalamakla suçladı. Dobrindt ise hükümetin, AfD’nin aksine aşırılığın ve radikalleşmenin arkasında durmadıklarını belirtti.
Alınan karar Protestan kilisesinin de tepkisini çekti. Kilisenin mülteci temsilcisi ve Berlin Piskoposu Christian Stäblein, Tagesspiegel’e açıklamalarda bulunarak, aile birleşiminin devam etmesi gerektiğini söyledi. Ailelerin ayrı kalmamasının Hristiyan sevgisinin bir gereği olduğunu belirten Stäblein, “Yakınlarıyla birlikte güvende yaşamasına izin verilen biri, çok daha çabuk bir şekilde topluma tutunur, dilimizi daha kolay öğrenir, daha iyi entegre olur ve toplumumuzun bir parçası haline gelmesi daha olasıdır” açıklamasını yaptı.
SPD cephesinde de endişeler var. SPD’nin kongresinde delegeler, parti yönetimini ve Meclis grubunu, ikincil koruma statüsündeki kişilerin aile birleşimi hakkının yeniden getirilmesi için harekete geçmeye çağırdı. SPD’nin karar metninde de bu düzenlemenin iki yılın sonunda kesinlikle uzatılmaması gerektiği belirtildi.
Resmi mülteci statüsü olanlar etkilenecek mi?
Resmi mülteci statüsü bulunan kişiler bu karardan etkilenmeyecek. Cenevre Mülteci Sözleşmesi kapsamındaki tanınan aile birleşimi hakkı korunmaya devam ediyor.




