Almanya’da ulusal bayramlardan birisi olan ve Almanya’nın birleşmesi günü yani Alman Birliği Günü (Tag der Deutschen Einheit) 3 Ekim’de kutlanır. Kutlama demişken Türkiye’deki doksanlı yıllardaki Cumhuriyet Bayramı tadındaki kutlamalar gibi bir gün düşünmeyin 🙂
Almanya’da Alman Birliği Günü sıradan bir gün gibi geçer, sadece Berlin ve bazı şehirlerde kutlamalar olur.
Herşey aslında, 13 Haziran 1990’da Doğu Alman ordusunun duvarı yıkmaya başlamasıyla başladı. Sonrasında Ağustos 1990’da, hem Doğu hem de Batı Almanya tarafından Almanya’da Birleşme Anlaşması imzalandı. Ve bu anlaşma 3 Ekim 1990’da resmiyet kazandı. Alman Birlik Günü böylece kutlanmaya başlandı.
Peki Almanya’nın yeniden birleşmesi hakkında bilmediğin birçok konuyu duymaya hazır mısın? Hadi başlayalım…
🔎 İçerik
Toggle1. Duvar 9 Kasım’da yıkıldı ancak 3 Ekim birlik günü oldu
Berlin Duvarı 9 Kasım’da yıkıldı ve başlangıçta birlik günü olarak önerildi. 9 Kasım 1989’da çok önemli bir tarihi dönüm noktası olmasına rağmen, bunun yerine 3 Ekim tarih olarak seçildi, peki neden?
Alman tarihinde 9 Kasım’la bağlantılı beş önemli olay vardır: 1848’de Robert Blum’un idamı, 1918’de monarşilerin sona ermesi ve cumhuriyetin ilanı, 1923’te Hitler’in darbe girişimi, 1938’de Nazi antisemitik pogromları ve 1989’da Berlin Duvarı’nın yıkılması.
Özellikle de 1923 ve 1938’de yaşanan olaylardan dolayı birleşme tarihi olarak 9 Kasım’ın anılmamasına karar verildi.
1923’te 9 Kasım, Hitler ve NSDAP’nin Münih’in kontrolünü ele geçirmeye çalıştığı gün oldu ve buna genellikle Münih Birahane Darbesi denir. Ve 1938’de aynı gün, “Kristallnacht” (Kırık Camlar Gecesi) olarak bilinen Nazi pogromu, Yahudi dükkanlarının ve sinagoglarının saldırıya uğramasına ve yüzlerce Yahudi’nin ölümüne tanık oldu.
2. Berlin Duvarı’nın yıkılması bir kazaydı
Doğu ve Batı arasındaki hareket özgürlüğünü artırmak için Doğu Alman makamları üzerindeki artan baskıya rağmen, 9 Kasım 1989’da kimse o akşam duvarı yıkacak insanları görmeyi beklemiyordu. Aslında, o gün hükümet, yeni, daha gevşek seyahat düzenlemeleri ilan ederek protestocuları yatıştırmaya karar vermişti.
Ancak yeni atanan hükümet sözcüsü Günter Schabowski sayesinde tarih farklı bir hal aldı.
Schabowski basın toplantısından sorumluydu, ancak ne söyleyeceği konusunda uygun şekilde bilgilendirilmedi.
Bir muhabir tarafından düzenlemelerin ne zaman yürürlüğe gireceği sorulduğunda (resmi olarak ertesi gün yürürlüğe girecekti ve uzun bir vize sürecini içerekti) yanıt vermeden önce tereddüt etti ve “Ab sofort” – “Hemen”, dedi. Eğer ilgilenirseniz, Youtube’da da bu anın videosu mevcut.
Bu “Ab sofort” yanıtından sonra bilgi hemen haber kanalları tarafından paylaşıldı ve saatler içinde on binlerce kişi duvarda toplandı.
3. Ampelmännchen ortadan kayboluyordu
1990’dan başlayarak, yetkililer tarafından Doğu Alman yaya geçidi ışıklarını standartlaştırılmış olanlarla değiştirme girişimleri oldu.
Amplemännchen olarak bilinen ve eski GDR lideri Erich Honecker’in hasır şapkalı bir fotoğrafından modellenen yaya geçidi sembolü, bir kült sembolü haline geldi. Bir dizi protestodan sonra, ‘Ampelmännchen’in kalmasına karar verildi. Şimdi aynı zamanda çok başarılı bir turistik ürün yelpazesi.
4. Doğu Almanya’daysan tek araba modeli şansın var!
Doğu Almanların araba için tek bir seçeneği vardı: Trabant ya da onların deyimiyle “Trabbi”.
Yıllar boyunca bu araç büyük ölçüde değişmeden kaldı. Bazıları tarafından “gelmiş geçmiş en kötü araba” olarak adlandırılan Trabant, Doğu Almanya’nın durgun ekonomisini sembolize eder hale geldi.
5. Almanya’nın birleşmesi ekonomik bir başarı
İşsizliğin gelişiminde gerçek bir başarı öyküsü gözlemlenebilir. 2019 yılında Doğu ve Batı Almanya arasındaki işsizlik oranlarındaki fark sadece yüzde 1,7 idi.
Doğu Almanya 2005 yılında yüzde 18.7 ile en yüksek işsizlik oranıyla baş etmek zorunda kaldı. O yıl Batı Almanya’daki işsizlik oranı da yüzde 9.9 ile en yüksek seviyesine ulaştı.
Ancak günümüzde Almanya’nın batı tarafında ekonominin hala daha güçlü olduğunu ve alım seviyesinin Almanya’nın doğusuna göre daha yüksek olduğunu da söylemekte fayda var.
6. Bonn hükümetin merkezi olmaya devam etti
Berlin, yeni Almanya’nın federal başkenti olmasına rağmen, hükümet Bundestag’ı (parlamentoyu) Bonn’dan bir sonraki yıla kadar taşımaya karar vermedi, dolayısıyla Bonn birleşmeden sonra Alman humunetinin merkezi olmaya devam etti.
20 Haziran 1991’de Berlin’e taşınma kararı mecliste onaylandı. Parlamento ve Başbakanlık sadece 1999’da Berlin’e taşındı, ancak bazı departmanlar ve birçok hükümet yetkilisi hala eski Batı Almanya başkentinin dışında faaliyet gösteriyor.
7. Merkel sosyalist hükümet için çalışıyordu
3 Ekim 1990’a kadar Angela Merkel, aslında son Doğu Alman hükümeti için çalıştı. 1990’ların başlarında “Demokratik Uyanış” siyasi hareketine katılan geleceğin Şansölyesi, o yıl Doğu Almanya’nın son lideri Lothar de Maizière’in sözcü yardımcılığına atandı.
Ekim 2018’de Merkel, parti kongresinde CDU Liderliğinden çekileceğini ve 2021 federal seçimlerinde Şansölye olarak beşinci bir dönem için aday olmayacağını açıkladı.
8. Birleşmeden, Britanya ve Fransa mutlu değildi
Batı Almanya’nın müttefiklerinin çoğu, on yıllardır Almanya’nın yeniden birleşmesini resmi olarak desteklemişti, ancak Doğu Almanya’nın çöküşü daha makul görünmeye başlayınca, birçok devlet, en azından özel olarak, bu fikre karşı çıkmaya başladı.
Batı Avrupa liderlerinin çoğu, güçlü bir birleşik Almanya’nın yeniden canlanmasından hâlâ korkuyordu.
İngiltere’nin o zamanki başbakanı, bu endişeyi daha açık bir şekilde dile getiren liderlerden biriydi. Margaret Thatcher, Mikhail Gorbaçov ile yaptığı bir tartışmada şunları söyledi: “Birleşik bir Almanya istemiyoruz […] böyle bir gelişme tüm uluslararası durumun istikrarını baltalar”.
Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterand’ın kişisel danışmanı da şu görüşü paylaştı: “Fransa hiçbir şekilde Almanya’nın yeniden birleşmesini istemiyor.”
9. Putin o zamanlar Almanya’da bir KGB ajanıydı
1985’ten 1990’a kadar Vladimir Putin, Dresden’deki yerel Sovyet istihbarat ofisinde görev yaptı. Duvarın yıkıldığı gece Putin’in üzerinde büyük bir etki yaptı: “Sovyetler Birliği’nin hasta olduğunu anladım. Felç denilen ölümcül bir hastalıktı. Güç felci.”
Putin Bundestag’ta (Alman parlamentosu) yaptığı konuşmadan da görüldüğü üzere hala akıcı şekilde Almanca konuşuyor.
10. Schröder, 3 Ekim resmi tatilini kaldırmaya çalıştı
2004 yılında, eski Almanya Şansölyesi Gerhard Schröder, 3 Ekim’de kutlanan Almanya’nın birleşmesi tatilini kaldırmaya çalıştı.
Planı savunan bir mektupta Schröder şunları yazdı: “Tatil kaldırılmamalı, her yıl Ekim ayının ilk Pazar gününe kaydırılmalıdır.” Ekonomik nedenleri öne sürerek ulusal bayramların sayısını azaltmaya kararlı olan Schröder başarılı olamadı.
Almanya’ya ilk kez 2014 yılında, Uluslararası Kültür ve Yönetim alanında yüksek lisans eğitimi almak için geldim. Burada edindiğim dostluklar, bu bambaşka kültüre kendimi ait hissettirdi; eşim Evrim ve oğlum Leo ile kurduğum ailem ise, Almanya’ya “ev” dememi sağladı.
Türkiye’den buraya gelen kimse kendini evinden uzak hissetmesin diye kurduğumuz “Turkish Expats” Facebook gruplarımızı, şimdi Vasistdas aracılığıyla ulusal boyuta taşıyoruz.
Almanya’ya adapte olabilmek, biraz da kendi kültürümüzü yaşatabilmekten ve anadilimizde kendimizi ifade edebilmekten geçiyor. Ben de bu süreçte Vasistdas’ta içerik üretiyor ve blog yazıları yazıyorum, deneyimlerimi paylaşıp faydalı olmayı hedefliyorum.