Eski İsrail Başbakanı Ehud Olmert, mevcut Başbakan Binyamin Netanyahu’ya tepki göstererek, şiddetin orantısız duruma geldiğini ve İsraillilerin öfkeye kapıldığını söyledi.
Der Spiegel’e konuşan 79 yaşındaki İsrail’in eski başbakanı, uzun yıllar İsrail siyasetinde kilit bir rol üstlendi. Kendisine yöneltilen yolsuzluk suçlamalarının ardından istifa etti. Şu anda Netanyahu’nun en sert eleştirmenlerinden biri olarak biliniyor.
Bu haber dikkatinizi çekebilir: 25 ülkeden İsrail’e karşı bildiri: Savaş bitmeli!
Eski İsrail Başbakanı: “Yeter artık”
Gazze Şeridi’nde yaşananları eleştiren Olmert, “Bence bugün yetki sahibi konumda olan hiçbir kişi, Gazze’de yaptıklarımızı mantıklı şekilde açıklayamaz. Bu savaş kapsamında başarılabilecek her şeyin zaten bir yıl önce başarıldığına inanıyorum. Yahya Sinvar öldürüldü. O noktada, daha da öncesinde bile artık yeter demeliydik. Yeterince öldürdük, yeterince yıktık, onları fazlasıyla zayıflattık. Hükümete şu soruyu sormalıydık: Rehineleri gerçekten geri getirmek istiyorlar mı?” dedi.
Büyük bir savaş başlamadan önce tüm rehinelerin geri getirilmesini öngören bir anlaşma yapılması gerektiğini söyleyen Olmert, “7 Ekim’de 1.200 kişinin İsrail topraklarında öldürülmesine ve 251 kişinin kaçırılmasına göz yumduk. Bu insanları kibir ve rehavet yüzünden katillere teslim ettik. 1.200 insanın en vahşi şekilde tecavüze uğrayarak, öldürülerek, hatta başı kesilerek hayatını kaybetmesinin acısını hiçbir şey dindiremez. Ancak, binlerce Filistinli mahkumu serbest bırakmak gibi korkunç bir bedel karşılığında da olsa rehineleri geri getirseydik, bu yükün en azından bir kısmı hafifletilmiş olurdu” açıklamasında bulundu.
“Hiçbir fren mekanizması olmadan kendimizi öfkeye kaptırdık”
Devletin en temel sorumluluğunu yerine getirmediğini, 251 kişinin kaçırılmasına izin verildiğini söyleyen Olmert, “Gazze’de bu çapta bir operasyon için önceden hazırlanmış bir plan yoktu çünkü böyle bir saldırının olabileceği ve karşılık verilmesi gerektiği hiç düşünülmemişti. Hamas saldırısından birkaç gün sonra dönemin ABD Başkanı Joe Biden İsrail’e geldiğinde büyük bir dayanışma ve empati gösterdi ama aynı zamanda bizi uyardı da: Amerikalıların 11 Eylül sonrası yaşadığı gibi öfkeye kapılmamamız gerektiğini söyledi. Ne yazık ki bu öğüde kulak asmadık. Hiçbir fren mekanizması olmadan kendimizi öfkeye kaptırdık” dedi.

“Burada başbakanın siyasi çıkarları doğrultusunda yürütülen bir savaştan söz ediyoruz”
ABD, İngiltere, Almanya, İtalya ve Fransa’nın İsrail’i desteklediğini ifade eden Olmert, 18 Mart 2025 tarihinde bir dönüm noktası yaşandığını belirterek, “18 Mart’ta, uzun süreli bir ateşkesi mümkün kılmak amacıyla yapılmış bir anlaşmayı açıkça ve bilerek ihlal ettik. Bu ihlalle birlikte uluslararası toplumun desteğini ve tüm meşruiyetimizi kaybettik. Burada, başbakanın kişisel ve siyasi çıkarları doğrultusunda yürütülen meşruiyetsiz bir savaştan söz ediyoruz” ifadelerini kullandı.
“Netanyahu’nun işlediği suçlardan yargılanması gerekiyor”
İsrail askerlerinin ve rehinelerin öldüğünü ancak binlerce masum Filistinlinin de can verdiğini belirten Olmert, “Bu bir suçtur, affedilemezdir. Netanyahu’nun İsrail devletine ve halkına karşı her gün işlediği suçlardan yargılanması gerekiyor” dedi.
7 Ekim’den bu yana nüfusun yüzde 70’inin savaşın sona ermesini istediğini ancak mevcut başbakanın 3 yıl önce kazandığı seçimlerle elde ettiği sonuca güvendiği için bu duruma kulak asmadığını belirten Olmert, “Bir eşik aşıldı. Biden’ı dinlemeli ve kendimizi öfkeye kaptırmamalıydık” açıklamasını yaptı.
“Bu acilen sonlandırılması gereken korkunç bir tartışmadır”
Temmuz ayı başında İsrail Savunma Bakanı Israel Katz’ın Gazze’de 600 bin kişiyi barındıracak bir insani şehir kurulacağını açıklamasına da değinen eski başbakan, “Bu iğrenç bir plan ve acilen sonlandırılması gereken korkunç bir tartışmadır. Bunun bir toplama kampı olarak yorumlanabileceğini söyledim ve bu bile başlı başına yeterince korkunç. İnsanları dış dünyadan duvarlarla ve tel örgülerle izole edip, hareket özgürlüklerini ellerinden alıp, oradan Endonezya, Libya ya da Etiyopya’ya göndermeyi planlamak… Gazze’nin kalanını da bu şekilde “temizlemek…” dedi.
Tek çözüm: İki devletli çözüm
Gazze’de yaşananların ve savaşın son bulması için çözümün ne olduğu yönündeki soruyu da yanıtlayan başbakan, şöyle konuştu:
“Bunun tek bir çözümü var: İki devletli çözüm. Öncelikle Gazze’deki savaşı bitirmeli ve tüm rehineleri geri getirmeliyiz. Ardından, geçici bir güvenlik yönetimi kurulmalı. Mısır, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri gibi partner ülkelerle birlikte.
Askerî kontrolü onlar üstlenmeli. Hamas’ın yeniden örgütlenmesini önlemeliler. Bu ülkelerin istikrarı sağlamaktan daha önemli bir çıkarı olamaz. Ardından, Gazze’de sivil bir yönetim kurulmalı ve bu yönetim Filistin Yönetimi’yle organik olarak bağlantılı olmalı. Yeniden inşayı bağımsız bir şekilde bu yönetim üstlenmeli; çünkü Filistin Yönetimi bunun altından kalkamaz. Bu süreci finanse edecek ülkeler de var: Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan.
Bu sadece planın ilk aşaması. İkinci aşamada iki devletli çözüm için müzakereler başlamalı. Bu müzakerelerde ele alınacak tüm parametreleri ben zaten 2008’de başbakanken önermiştim. Filistinliler o zaman bu önerilere gerekli cesaret ve öngörüyle yaklaşsaydı, bugün çoktan bir devletleri olurdu.
Almanya hükümeti, İsrail’e hiçbir zaman ciddi baskı uygulamayacaktır. Bunun nedenleri herkes için açıktır. Diğer Avrupa ülkelerinden gelebilecek baskı da, ABD’nin baskısı ile kıyaslandığında neredeyse önemsizdir. Washington hiçbir şey yapmazsa Avrupalılar da harekete geçmez. Gerçekten değişim yaratabilecek tek kişi Başkan Trump’tır. Eğer Netanyahu’ya Gazze’de artık yeter dediğini söylerse, Netanyahu geri adım atar.
Trump belki de Netanyahu’nun kendi tuzağına düşmesini bekliyor. O kadar ileri gitsin ki, ABD’de bugüne dek sahip olduğumuz temel sempatiyi de yitirsin. Bu durumda Trump için işler daha kolay olur.”




